Yatırımcı Psikolojisi

    • 28.07.2020 / Borsadirekt Yazarı

    Şu ana kadar pek çok ünlü yazar, insanların hayatlarını adeta mahveden psikolojik ve davranışsal tuzaklar hakkında belki de sayısız makale kaleme almıştır. Bu tarz sorunlu davranışlar, bireylerin yatırım yaparken verdikleri kararları gözle görülür şekilde etkileyebilir. Yatırım yaparken ne gibi psikolojik tuzaklara düşebileceğimizi ve bunlardan nasıl kaçabileceğimizi öğrenmemiz gerekir.

    Psikolojik tuzağa düşmeyin

    İngilizcesi “anchoring” yani “bir yere demir atıp sabit kalmak” olan bu tuzak, kişinin ilk baştaki düşüncelerine körü körüne bağlanması ve yeni fikirlere açık olmaması anlamına geliyor.

    Hadi bir örnek verelim: X firmasının yakın zamanda iyi bir performans çizgisi yakaladığını düşünüyor, hatta “Bu şirkete yatırım yapsam kaybetmemin imkânı yok!” diyorsunuz. Belki haklısınız ancak öngörülemeyecek durumları ve geleceği de hesaba kattınız mı? Katmadıysanız peşin hükümlerinizin tutsağı olmuşsunuz demektir.

    Örnekteki gibi vahim durumlara düşmek istemiyorsanız her zaman açık görüşlü olun ve esnek düşünün. Yeni bilgi kaynaklarını elinizin tersiyle itmeyin ve şirketlerin de tıpkı hayatın kendisi gibi fani olduğunu asla aklınızdan çıkarmayın.

    Araştırmanızı yapın

    Ödevini yapmış bir yatırımcı yatırım yaptığı şirketin mali tablolarını ve dipnotlarını iyi bilir. Şirket ve içinde bulunduğu sektör hakkında bilgi sahibidir. Elinde ekonominin büyümesiyle ilgili gerçekçi tahminler vardır. Şirket hakkında çıkan haberleri takip etmiştir ve fiyat hareketleri de önündedir. Yani bu yatırımcı neyi bildiğinin farkındadır. Bundan sonra fiyatların nasıl hareket edeceğini bilmediğinin de farkındadır. Zira kimse kâhin değildir. Fakat yatırım yaptığı hisselerin ederi konusunda genel bir fikri vardır. Ucuz olduğunu düşündüğü hisselere yatırım yapmıştır. Bu nedenle piyasada oluşan küçük fiyat hareketleri onun ruh halini pek etkilememektedir. Verdiği karardan emindir. Bilinmezlik onu bu aşamada rahatsız etmemektedir.

     

    Paniğe kapılmamak için kendinize kurallar koyun.

    Varlık dağılımınızı iyi yapın. Buna riski dağıtmak veya yumurtaları farklı sepetlere koymak da diyebiliriz. Bunun Türkiye’de en basit uygulaması olarak paranızı hisse (fonlar), döviz (Dolar/Euro mevduat veya altın), faiz (mevduat) arasında bölebilirsiniz.

    Portföyünüzü yeniden ayarlayın. Sert piyasa hareketlerinde portföyünüzde ağırlıklar da değişir. Örneğin hisse senedi ağırlığı %40 iken, borsa %25 düşerse, bu ağırlık %30 civarına düşecektir. (Portföyün kalan kısmında bir değişiklik yok diye varsayıyoruz.) Bu durumda hisse senetleri iyice ucuzladığı için, mevduat ve döviz kısmından bozdurup hisseye %10 civarı ekleyerek ağırlıkları yeniden ayarlamanız uzun vadede değer katacaktır. Tersi durumda hisse senetleri çok yükselip de portföyünüzdeki ağırlığı örneğin %50’ye çıkarsa, %10 hisse satmanız gerekir.

    Panik yapmayın. Hepimiz piyasa çökerken paniğe, yükselirken de hırsa kapılıp normalde hiç hesapta olmayan yanlış kararlar alabiliyoruz. Anlayacağınız üzere insan psikolojisi son derece tehlikeli bir şey ve insanların ısrarla aynı hataları yapmalarına sebep olabiliyor. Galeyana gelir ya da stres altında kalırsanız tuzağa düşmeniz işten bile değil. Olayları yanlış yorumlamak, kendini kandırmak, kayıplardan kaçmak için çılgınlar gibi hareket etmek, sizin gibi zor durumda olan başka insanlar bulmaya çalışmak, gerçekleri inatla reddetmek ve bunlara benzer olumsuz eylemler size çok pahalıya mal olabilir.

    O yüzden kendinize karşı her daim dürüst olun ve gerçekçi düşünün. Ayrıca gidişat kötüyse çok geç olmadan bilgisine güvendiğiniz insanlara danışın, birden fazla kişinin yorumunu alın ve ona göre en doğru kararı vermeye çalışın. Tuzaklardan kaçma yolunda hepinize başarılar dilerim.